Gayrimenkul sektöründe de bir YOİKK kurulmalı

Yatırım Ortamını İzleme ve Koordinasyon Kurulu’nun (YOİKK) teşvik yasalarının çıkmasında örnek bir kamu-özel sektör işbirliği olduğunu söyleyen PwC Türkiye Gayrimenkul Lideri Ersun Bayraktaroğlu, “Gayrimenkulde de benzeri bir kurul, kamu-özel sektör dengesiyle kurulmalı. Çalışmanın ilk adımları başladı” dedi

Hükümet destekleriyle vergi yükünü belli tarihlerle sınırlı olsa da önemli ölçüde hafifleten gayrimenkul sektöründe artık kısa vadeye odaklanan ve günü kurtaran çözümler yerine daha köklü öneriler getiren ve sorunlara geniş çerçeveden bakan bir anlayışın benimsenmesi bekleniyor. Arsa üretiminden kazanılmış hakların korunmasına, kurumsallıktan denetimin sağlanmasına kadar temel sorunlar, sıklıkla sektörün en önemli STK’ları, çatı örgütleri ve profesyonelleri tarafından ortak bir dille ortaya konduğundan artık bunları çözme yetisi olan mekanizmaların kurulması ve bu konuda özellikle kamu-özel sektör işbirliğinin sağlanması gerekiyor.

PwC Türkiye Gayrimenkul Sektörü Lideri Ersun Bayraktaroğlu’na göre, sektörün özellikle bu yıl, öncelikli olarak üzerine gitmesi gereken konu ‘denetim’. Bayraktaroğlu, sektörün ağırlıkla şeffaf ve kurumsal olmamasının, sektöre girişin serbest olması ve denetlenmemesinin, buna bağlı olarak var olan senetli satış potansiyelinin, ‘sektöre girişi ve işleyişi denetleyen’ bağımsız bir mekanizmanın kurulmasını artık daha öncelikli kıldığını kaydetti. Bayraktaroğlu, sektörün gündeminde olması gereken en önemli konuları Emlakjet 'e anlattı.

Girişim fikri var, aksiyona bu yıl geçilecek

Yatırım Ortamını İzleme ve Koordinasyon Kurulu’nun (YOİKK) yıllar önce Türkiye’deki uluslararası yatırımları artırmak için kurulduğunu, ardından Türkiye’nin yatırım ortamının iyileştirilmesi için çalışarak bugün sermayenin oluşması için gerekli olan bir yığın teşvik yasasının çıkmasında etken olduğunu hatırlatan Bayraktaroğlu, “Bu kurulda da kamu ve özel sektör biraraya geldi, birlikte çalıştı. Bu tür bir mekanizma, gayrimenkul sektörü için de önemli bir örnek. Böyle bir şeyi biz gayrimenkul için de yapabiliriz. Daha fazla vakit kaybedilmemeli” dedi.

Buna benzer bir mekanizma kurulması ve kamu ile aynı masa etrafında toplanmak için fikirbirliğine gitme çalışmalarının şu an yürütüldüğünü kaydeden Bayraktaroğlu, “Şu anda GİSP’in de aralarında bulunduğu fakat sektördeki diğer kurumlardan da çok geniş bir katılımı da ifade eden bir girişim var fakat henüz çalışmalar fikri aşamada. Aksiyona bu yıl içinde geçilecektir diye tahmin ediyorum” diye konuştu. Sadece bir üst kurul oluşturup sorunları oraya getirmenin çözüm olmadığını, sorunları çözecek kamu-özel sektör dengesinin şart olduğunu belirten Bayraktaroğlu, kamu ve özel sektörün seviye farkı olmaksızın, bir tarafın diğerine ağır basmadan, açıklıkla o masaya oturabilmesi gerektiğini ifade etti.

Sağlıklı veri için tanımlarda anlaşmak şart

Gayrimenkulün güvenilir bir finansal enstrüman olmasında izlenen, düzenli ve karşılaştırılabilir verinin belirleyici olduğunu belirten Bayraktaroğlu, şöyle devam etti: “Gayrimenkullerin değer artışına ilişkin kurumların verdiği veriler farklı. TÜİK, GYODER, özel sektör ve değerleme şirketleri kendi verilerini yayınlıyor. Bunları toparlayan bir veri havuzunun da oluşması lazım. Esas olan ise terim ve tanımlarda anlaşmak. Örneğin tapu harcı ve değer artış vergisi gibi maliyetlerden kaçmak için tapuda değerler düşük gösteriliyor ve bunlara bakarak karar vermek yanlış yerlere götürüyor. Burada gerçek değerin belirtilen bu değerlerin yüzde ne kadar altında olduğunu sağlayacak bir veri bile çıkarmak çok önemli. Oluşturulacak platformun değişik alt komisyonlarında bu konuların da görüşülmesi lazım.”

Kazanılmış haklar korunmazsa gayrimenkul geliştirilebilir mi?

Devletin büyük şehirlerde arsa üretimine ağırlık vermesi, bina dönüşümü yerine ada bazında dönüşüm yapılması, emlakçılık yasasının hayata geçirilmesi gibi konuların da sektörün diğer önemli gündemleri arasında yer aldığını dile getiren Ersun Bayraktaroğlu, imarda müktesap hakların olmamasına değindi. Bayraktaroğlu, “Arsanın üzerine bugün yapacağınız yatırımın izninin yarın değişmeyeceğini bilmiyorsunuz. Müteahhit, bu ortamda bu imar planı değişmeden gidip şunu yapayım diyor veya gidip imar değiştirilmeye çalışılıyor. Verilmiş hak değişiyor, ticari alan bir anda yeşil alan oluyor. Böyle bir ortamda sağlıklı gayrimenkul geliştirmeden bahsedebilir miyiz?” diye konuştu. Bayraktaroğlu, imar davalarının da çok uzun yıllar aldığına dikkat çekerek bu alanda ‘özel yargılama rejimleri’ getirilmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.

Emlakjet Haber

0 Takipçi